44.ŞUBE: Namus’a Dokunma Haramlığı ve Dil
Uzatmaktan sakınma |
Müslüman Birinin Onuruna Dil Uzatmanın Vebali
Konusundaki Rivayetler – (gıybet) |
6233- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Birbirinize haset
etmeyin! Birbirinize kin tutmayın! Birbirinizi kötülemeyin! Birbirinize sırt
çevirmeyin! Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın! Yüce Allah'ın kardeş
kulları olun! Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez. onu güç durumda
bırakmaz ve onu küçük düşürmezl" buyurdu. Sonra göğsüne dokunarak üç defa:
'Takva işte buradadır!" buyurdu ve şöyle devam etti: "Kişinin
Müslüman kardeşini küçük düşürmesi, kötülük olarak kendisine yeter. Her
müslümanın diğer bir müslümana kanı, malı ve namusu haramdırI"
Müslim, Sahih'te
Abdullah b. Mesleme'den rivayet etti.
Tahric: İlk senedindeki
Hakim'in hocasını tanımıyorum, diğer senedindeki ravileri güvenilirdir. -
Müslim, birr (32).
6234- Usame b. Şerik der
ki: Bedevilerden bazılarının Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Şunu şunu yapmamızda bir sakınca var mı?" diye bazı konuları
sorduklarına şahit oldum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Allah'ın kulları! Kardeşine haksızlık etmeye sebebiyet vermedikten sonra Yüce
Allah bunları yapmanızda bir sakınca görmemiştir. Ancak müslüman birine
haksızliğa sebep oluyorsa sakıncalidır" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü!
Kula verilen en hayırlı şey nedir?" diye sorduklarında da: "Güzel bir
ahlaktır" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Beyhaki, Adab (145).
6235- Abdullah (b.
Mes'ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Müslümana dil uzatmak fasıklık. onu öldürmek ise küfürdür" buyurmuştur.
Zübeyd der ki: Bunu
rivayet eden Ebu Vail'e: "Sen Abdullah'ın bunu Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) naklettiğini bizzat işittin mi?" diye sorduğumda:
"Evet!" dedi.
Buhari, Sahih'de İbn Ar'are'den
ve Müslim de başka bir kanalla Şu 'be' den rivayet etti. - Buhari, iman (ı/ ı 7) ile edeb (7/84). -
Müslim, iman (116).
6236- Ebu Zer der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Kişi birini fasıklık veya küfürle suçlar da o kişi dediği gibi değilse bu
suçlaması geri kendine döner. "
Buhari, Sahih'de Ebu
Ma'mer'den ve Müslim de başka bir kanalla Abdulvaris'ten rivayet etti. -
Buhari, edeb (7/84). - Müslim, iman (112).
6237- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Biri kardeşine kafir dediği zaman ikisinden biri küfre girmiş demektir.
Şayet dediği doğru ise muhatabı, değilse de sözünün geri dönmesiyle kendisi
küfre girer."
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'te Yahya
b. Yahya ve başkasından rivayet etti.- Müslim, iman (111).
Halimi der ki:
"Kişi Müslüman kardeşini küfürle itham ettiği zaman kendi kendini tekfir
etmiş olur ve bunda muhatabının aleyhinde bir şeyolmaz.
Tekfir edilen kişi
küfrünü gizleyip dışarıdan Müslüman olduğunu gösteriyorsa tekfir eden kişi
doğruyu söylemiş olur ve sözünden dolayı aleyhinde bir şey olmaz. Hadisle
söylenmek istenen şey budur. Ancak kişinin birine küfrünü gizlediği ve açığa
vurmadığı anlamında "Ey kafir!" demesi, bu hadisin kapsamı
dışındadır. Böylesi bir durumda ikisi de küfre girmiş olmaz ve bunu söyleyen
kişi de mazur görülür."- Halimi, el-Minhac (3/109-110).
6238- Sabit b.
ed-Dahhak'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "islam dininden başka bir din üzerine yalan yere yemin eden
kişi o dinden biri sayılır. Kişi dünyadayken bir şeyle kendini öldürdüğü zaman
cehennem ateşinde cezasını aynı şeyle çeker. Mümine lanet okumak onu öldürmek
gibidir. Mümin birine kafir demek onu öldürmek gibidir. ''
İsnadı sahihtir.
Buhari:, Sahih'te Mualla
b. Esed kanalıyla Vehb'den ve Müslim de başka bir kanalla Eyyub'den rivayet
etti. - Buhari, iman (7/223) ile edeb (7/97). - Müslim, iman (177).
6239- İyad b. Himar der
ki: "Ey Allah'ın Resulü! Bazen biri bana sövüyor" dediğimde:
"Karşılıklı sövüşenler yalanla birbirlerine sataşan iki şeytandır"
buyurdu. Yine şöyle buyurdu: "Mağdur olan kişi haddini aşmadıktan sonra
karşılıklı sövüşenlerin vebali bunu başlatanın üzerinedir. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Buhari, el-EdEbull-Müfred (427), Taberani, M. el-Kebir 17/365-366 (1003) ile M.
el-Evsat 3/253 (2046,2047), Bezzar, Müsned 2/431 (2032), Tayalisi, Müsned (s.
146) ve Ahmed, Müsned (4/162).
6240- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Karşılıklı
sövüşenler yalanla birbirlerine sataşan iki şeytandır" buyurmuştur.
Müslim, Sahih'te Kuteybe
ve başkası kanalıyla İsmail'den rivayet etti.- Müslim, birr (68).
Beyhaki der ki: Bu da
bize böylesi bir durumda haddi aşmadıktan sonra kişinin karşılık vermesinin
caiz olduğunu göstermektedir. Ancak kişi kendisine söven birine aynı tarz ve
üslupla cevap vermemeli, bunun yerine yalan söylediğini, haksızlıkla ve
düşmanca davrandığını dile getirmelidir.
Bu bakımdan Halimi cana
ve mala kastetme ile onura dil uzatmayı birbirinden ayırmıştır. Zira cana veya
mala kastetme durumunda dünyada meşru olan kısas vardır. Onura dil uzatma
durumunda ise kısas geçerli olmaz. Kişi birine: "Ey zinacı!" dediği
zaman bu sözle onun namusuna dil uzatmış olur. Zira onu duyanlar o kişi
hakkında söylediği konuda bir şeyler bildiğini ve bundan dolayı ona böyle
dediğini düşüneceklerdir. Muhatap olan kişi de hakkında bu iddiayı ortaya atan
kişiye: "Asıl zinacı sensin!" dediği zaman bunu duyanlarda ilkinde
olduğu gibi bir etki bırakmayacak, onun hakkında zinaya yönelik bir şeyler
bildiği için değil hakkında öylesi bir iddiada bulunulduğu için bu sözü
söylediği düşünülecektir. Zina iftirasında bulunan kişinin duyanların gözünde muhatabının
durumunda gerçekleştirdiği değişiklik ona aynı yönde cevap veren kişinin
iftirayı atan hakkında duyanların gözünde gerçekleştireceği değişiklik gibi
olmayacaktır. Bundan dolayı ilk iftirada bulunan kişinin namusa verdiği zarar
muhatabının cevabıyla vereceği zarardan çok daha fazla olacak ve verilen cevap
atılan iftiranın kısası (tam karşılığı) olmayacaktır."- Bkz: Halimi,
el-Minhac (3/110) .
Sonrasında Halimi konu
hakkında daha fazla açıklamalarda bulunur.
6241- Daha önce de Cabir
b. Süleym'den bize rivayet olunduğu gibi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kendisine ''Hiç kimseye sövme!'' buyurunca: "Sonrasında hür
olsun köle olsun, deve olsun koyun olsun hiçbir şeye sövmedim" demiştir.
Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine: "Biri sana sövüp
sende olduğunu bildiği şeylerden dolayı seni ayıpladığı zaman sen (karışık
olarak) onda olduğunu bildiğin şeylerden dolayı onu ayıplama. Bu şekilde
(karşılık vermezsen) bunun vebali onun olur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadında bir sakınca
yoktur. Ebu Davud 4/344-345 (4084).
6242- Said b.
el-Müseyyeb anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabıyla
birlikte otururken adamın biri Ebu Bekr'e dil uzatıp onu incitti. Ebu Bekr
susup adama bir karşılık vermedi. Adam ikinci defa onu incitmesine rağmen Ebu
Bekr yine susup karşılık vermedi. Adam üçüncü defa onu incitince Ebu Bekr adama
cevabını verip susturdu. Ebu Bekr adama karşılık verince Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kalkıp gitmek istedi. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü!
Yoksa bana kızdın mı?" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Adam sana o şeyleri söylediğinde gökten bir melek inip onu
yalanlıyordu. Sen karşılık verince de şeytan çıkıp geldi. Şeytan'ın olduğu bir
yerde de oturacak değilim" buyurdu.
Tahric: Senedi hasen
olan mürsel bir hadistir. Ebu Davud 5/204 (4896).
Başka bir kanalla da
rivayet olunduğuna göre Ebu Hureyre şöyle demiştir: "Adamın biri Ebu
Bekr'e dil uzatıyordu ... "- Ebu Davud 5/204 (4897).
Sonrasında ravi hadisin aynısını
aktarır. Beyhaki der ki: Aynısı Yahya b. Said el-Kattan kanalıyla İbn Adan'dan
rivayet edilmiş, sonunda da: "Ey Ebu Bekr! Biri bir haksızlığa uğrayıp da
bunu Allah'a havale ettiği zaman Yüce Allah mutlaka onu aziz kılıp yardımcı
olur" ifadesi zikredilmiştir. Bu hadis de es-Sünenü'I-Kübra.'da
şahitlikler bölümünde geçmiştir.- Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (10/236).
Halimi der ki: "Hiç
kimse işlediği bir suçtan dolayı ayıplanamaz. Zinayla ayıplanma da zina işleyen
kişiye ceza uygulanmadan önce tövbe etmesi için verilen bir ceza
mahiyetindedir. Ceza uygulandıktan sonra da artık ayıplama olmaz. Tövbe
ettikten sonra ayıplama ise hiçbir zaman mubah değildir. Yüce Allah:
"Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini de incitip kınayın. Eğer
onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip kınamaktan vazgeçin. Çünkü
Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet edendir''{Nisa 16] buyurur.
Aynı şekilde biri
başkasını kötü bir soyu, değersiz bir mesleği olduğu için ayıplamamalı, bu
yönde duyduğu zaman gücüne gidecek şeyler söylememelidir. Zira genel manada
mümine eziyet vermek haramdır. Yüce Allah: "Mümin erkekleri ve mümin
kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenIer, bir iftira ve apaçık bir
günah yüklenmişlerdir,''[Ahzab 58] buyurur. Burada da iddia edildiği gibi
herhangi bir kötülük işlemedikleri halde işlemiş gibi incitilmeleri
kastedilmiştir.''- Halimi, el-Minhac (3/110-111).
Sonrasında Halimi konuyu
uzunca açıklar.
6243- Ebu Bekre der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Ahirette sahibine verilecek azabın yanında dünyada iken cezası en çabuk
verilen günahlar, zulüm ile akrabalık bağlarını kesmedir."
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud 5/208 (4902), Tirmizi 4/664 (511) ve İbn Mace 2/1408 (4211).
6244- Ebu Bekre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Zalim olma ve zulmedenlerden biri de olma. Zira Yüce Allah: ''Geçici
dünya hayatında yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir''[Yunus 23] buyurur.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (2/338) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (4/352).
6245- İyad b. Himar'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah bana: ''Biri diğerine zulmetmeyecek ve biri diğerine karşı
övünmeyecek şekilde tevazu sahibi olun'' diye vahyetti. "
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 5/203 (4895).
6246- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanların yaptıkları iki şey küfür (adetlerin)dendir. Biri. ölü
arkasından feryat figan ağlamaktır. Diğeri de, insanların soyuna dil
uzatmaktır."
Lafız İbrahim'in
lafzıdır.
Müslim, Sahıh'de
Muhammed b. Abdillah b. Numeyr'den rivayet etti.- Müslim, iman (121).
6247- Reca b. Hayve
bildiriyor: Mina mescidinden bir kıssacının şöyle dediğini işittim: "Üç
şeyonları yapana geri döner. Bunlar zulüm, tuzak kurma ve sözden dönmedir. Zira
Yüce Allah bu yönde: "Geçici dünya hayatında yaptığınız taşkınlık aleyhinizedir"[Yunus
23] buyurur. Yine: "Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır''[Fatır 43]
buyurur. Yine: "Verdiği sözden dönen kendi aleyhine dönmüş olur''[Feth 10]
buyurur.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (4/353) .
6248- Bilal b. Ebi Bürde'nin,
babası kanalıyla dedesinden (Ebil Milsa'dan) bildirdiğine göre ResululIah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlara ancak zalim birinin oğlu veya
soyunda zalim biri bulunan kişi zulmeder" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Buhari, M. el•Kebir (2/2/102), Zehebi, el-Mizan (2/242), İbn Hacer, elLisan
(3/124), İbn Hibban, el-Mecruhin (1/346), Haraiti, Mesaviu'l-Ahlak (223) ve
Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 5/141 (7755).
6249- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Mümin başkalarına
dil uzatan, lanet eden, çirkin sözler söyleyen kaba biri değildir"
buyurmuştur.
İsnadı hasendir. 4786.
hadiste geçti.
6250- Ukbe b. Amir'in
bildirdiğine göre ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"içinizden hiç kimsenin soyu başkasının soyundan üstün değildir. Hepiniz
Adem'in çocuklarısınız. Dindarlığı veya takvası dışında kişinin başkalarına
karşı herhangi bir üstünlüğü yoktur. Kaba, ağzı bozuk ve cimri olması kişiye
(kötülük olarak) yeterlidir. "
İsnadı hasendir. 4783.
hadiste geçti.
6251 - Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölülere
sövmeyiniz! Zira artık onlar yaptıklarıyla baş başa kalmışlardır"
buyurmuştur.
Buhari, Sahih'de
Adem'den rivayet etti. - Buhari, cenaiz (2/108).
6252- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölülerinizin
iyi yönlerini anıp kötü yanlarıni bırakın" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Davud 5/206-207 (4900) ve Tirmizı 3/339 (1019).
6253- Said b. Zeyd;in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"(Akrabalarından) kafir olan birine sövüp de Müslüman birini
incitmeyin" buyurmuştur.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (ı /385) ve Beyhaki, es-Sünenü'l- Kübra (4/75).
6254- Hazm'ın kardeşi
Suheyl bildiriyor: İbn Sirin, adamın birinin (Zalim lakaplı vali) Haccac'a
sövdüğünü işitince ona şöyle dedi: "Ağır ol be adam! Ahirete intikal
ettiğin zaman işlediğin en hafif günah, senin için Haccik'ın işlediği en büyük
günahtan daha ağır gelecektir. Bil ki Allah adil bir hakemdir. Zulmettiği
kişilerin hakkını Haccac'tan alacağı gibi kendisine zulmeden kişilerden de
Haccac'ın hakkını alacaktır. Bunun için başkalarına dil uzatmakla meşgul
olma.''
İsnadı zayıftır.
6255- Asım b. Damra
bildiriyor: Ali b. Ebi Talib, "İnsanlara güzel sözler
söyleyeceksiniz"[Bakara 83] buyruğunu açıklarken: "Bütün insanlara
güzel sözler söyleyeceksiniz, anlamındadır" demiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Suyuti, ed- Dürrü'l-Mensur (ı /21 O).
6256- İmran el-Kasir der
ki: "Denilirdi ki, insanda bulunan en hayırlı veya en üstün özellik
(azaptan yana) kendisi için en çok korkanlardan, diğer insanlar için de
(rahmeti) en çok umanlardan biri olmasıdır."
İsnadı hasendir.
6257- İbn Avn der ki:
"Muhammed b. Sirin, bu ümmeti için (rahmeti) en çok umanlardan, (azaptan
yana da) kendisi için en çok korkanlardan biriydi."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (2/270) .
6258- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanların helak olduğunu
söyleyen kişi. içlerinden helake en yakın olan kişidir" buyurmuştur.
Ravh b. Ubade ile Halid
ise bunu: "Birinin ''insanlar helak oldu'' dediğini işitirsen bil ki
içlerinden helake en yakın kişi kendisidir" lafzıyla rivayet etmişlerdir .
İshak b. İsa bunu
rivayet ederken şu eklemede bulunur: Malik'e: "Bu sözden anlamamız gereken
şey nedir?" diye sorduğumda şöyle dedi: "Kendisinin insanlardan daha
hayırlı olduğunu düşünüp ''İnsanlar helak oldu'' diyen kişi içlerinden helake
en yakın, yani herkesten daha rezil olan kişidir. Ancak kişinin, insanların
içinde bulunduğu kötü duruma, hayırlı kişilerin çekip gitmesine üzülüp bu sözü
söylemesinde bir sakınca olacağını zannetmiyorum. "
Beyhaki der ki:
"Halid b. Mahled ise rivayet ederken şu eklemeyi yapar:
"Malik dedi ki:
"Bana göre kişinin kendini beğenerek ve insanlar içinde benzeri biri
bulunmadığını düşünerek ''İnsanlar helak oldu'' demesi durumunda
geçerlidir."
Müslim, Sahih'de Yahya
b. Yahya'dan rivayet etti. - Müslim, birr (139).
6259- İbn Bukeyr der ki:
Malik'e: "Ey Ebu Abdillah! İnsanlar içinde helake en yakın olan kişi
kimdir?" diye sorulunca: "En değersiz ve en başarısız alanıdır"
dedi.
Beyhaki'nin hocasını tanımıyorum.
Diğer ravileri ise güvenilirdir.
6260- Cundub der ki:
Adamın biri namaz kılan birinin boynuna basınca, namaz kılan kişi:
"Vallahi Yüce Allah bu yaptığını asla bağışlamayacaktır!" dedi. Bunun
üzerine Yüce Allah: ''Onu bağışlamayacağıma dair benim adıma yeminler eden kişi
de kim oluyor! Onu bağışladım ve senin yaptığın ameli de sildim'' buyurdu.
Beyhaki der ki:
"Hadisi bu şekilde mevkUf olarak buldum."
Tahric: Ravileri
güvenilir olan mevkuf bir hadistir.
6261- Cundub'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Adamın biri ''Vallahi Yüce Allah filan kişiyi bağışlamayacaktır!''
deyince, Yüce Allah: ''Filan kişiyi bağışlamayacağıma dair benim adıma yeminler
eden kişi de kim oluyor! Onu bağışladım ve senin yaptığın ameli de sildim''
buyurdu. ''
İsnadı hasendir.
Bu, Ebu Seleme'nin
lafzıdır. Süveyd ise bunu Urve kanalıyla nakleder.
Geriye kalan kısmı ise
bununla aynıdır.
Müslim, Sahih'te Süveyd
b. Said'den rivayet etti. - Müslim, birr (137).
6262- Damdam b. Cevs der
ki: Resulullah'ın {Sallallahu aleyhi ve Sellem} Mescid'ine girdiğimde saçlarını
(veya sakalını) sarıya boyamış, ön dişleri parıldayan yaşlı bir adamla
karşılaştım. Yanında da kara gözlü bir genç vardı. Yaşlı adama bana:
"Nerelisin?" diye sorunca: "Yemame ahalisindenim"
karşılığını verdim. Adam bana:" Ey Yemameli! Hiç kimse için ''Allah asla
seni bağışlamaz!'' veya ''Allah asla seni cennete sokmaz'' deme" deyince,
ona: "Birimiz oğluna veya hizmetçisine kızdığında her zaman söylediği bir
sözdür" karşılığını verdim ve: "Allah merhametini senden esirgemesin!
Sen kimsin?" diye sordum. "Ebu Hureyre'yim" karşılığını verdi ve
devam etti: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Sizden önceki ümmetierden birinde iki kardeş vardı. Bunlardan
biri ibadetlerini ifa etmek için gayret sarf ederken, diğeri ibadetlerini
aksatırdı. ibadetlerini ifa etmede gayret gösteren kardeş, bu ibadetleri
aksatan kardeşinin bir günah işlediğini gördüğü zaman bu günahın da çok büyük
olduğunu düşünür ve ona: ''Yazık sana! Allah'tan kork! Yazık sana! Bu
günahlardan uzak durf'' derdi. O da: ''Beni Rabbimle baş başa bırakl Beni
gözetmekle mi görevlendirildin?'' karşılığını verirdi. Yine bir günah
işlediğini görünce bu günahı çok büyük gördü ve: ''Yazık sanal Ne zamana kadar
böyle devam edeceksini Allah seni asla bağışlamayacaktır'' dedi. Bunun üzerine
bir melek gönderilip ikisinin de ruhu alındı. Yüce Allah'ın huzuruna
geldiklerinde ibadetlerini ifa etmede gayret gösteren kardeşe: ''Kuluma olan rahmetime
engel mi olabilir misin? Bağışlamam senin elinde mi ki'' buyurdu. Sonra
ibadetleri aksatan kardeş için meleklere: ''Bunu alıp cennete götürün''
buyurdu. ibadetlerini ifa etmede gayret gösteren kardeş için de meleklere:
''Bunu da alıp cehenneme götürün'' buyurdu. " İşte bu kardeş hem dünyası,
hem de ahiretini kendisine kaybettiren bir söz söylemişti."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/323).
6263- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Kardeşinizin bir kusurda bulunduğunu gördüğünüzde onu düzeltip
doğru yola yöneItin ki tövbe etmesi ve Allah'ın bu tövbesini kabul etmesi için
dua etsin. Ona karşı şeytana yardımcı olmayın. ''
İsnadı hasendir .
6264- Ebu Kılabe
bildiriyor: Ebu Derda, işlediği bir günahtan dolayı kendisine sövülen bir
adamla karşılaştı. Ona sövenlere: "Şayet bu adamın bir kuyunun içine
düşmüş olduğunu görseniz onu çıkarmaz mıydınız?" diye sorunca: "Evet,
çıkarırdık!" karşılığını verdiler. Ebu Derda da: "O zaman bu kardeşinize
sövmeyin de sİzi bu günahtan uzak tutan Allah'a hamdedin" dedi. Onlar:
"Peki, bu günahından dolayı sen ona kızmıyor musun?" diye
sorduklarında: "Ben yaptığı günaha kızarım, ama o günahı bırakırsa artık
kardeşimdir" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdürrezzak, Musannef 11/180 (20267), Ebu Nuaym, Hilye (1/225) ve
Ebu Davud, Zühd (227) Bak: İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (l/640).
6265- İbn Mes'ud der ki:
"Kardeşinizin bir günah işlediğini gördüğünüz zaman: "Allahım! Onu
rezil et! Allahım! Ona lanet et!" diyerek ona karşı şeytana yardımcı
olmayın. Bunun yerine Allah'tan onun durumuna düşmemeyi dileyin. Biz
Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı, biri hakkında nasıl öldüğünü
bilmeden herhangi bir şey demezdik. Şayet ömrü hayırla bittiyse ahirette hayır
elde edeceğini düşünürdük. Kötü bir şekilde bitmişse de yaptığı şeylerden
dolayı onun adına korkardık."
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. Abdürrezzak, Musannef 11/180 (20266), Taberani, M. elKebir
9/116 (B5774) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne 13/137 (3559).
6266- İbn Abbas der ki:
"Bir dağ diğer bir dağa haksızlık yapacak olsa Yüce Allah haksızlık eden
dağı yerle bir ederdi."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Veki, Zühd 3/734 (427), Hennad, Zühd 2/634 (1396) ve İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala
(s. 63).
Fıtr bunu Ebu Yahya
el-Kattat'tan rivayet ederek mutabaat etmiştir.- Buhari, el-EdEbu'l-Müfred
(588), Ebu Nuaym, Hilye (11322), Veki', Zühd 3/742 (426) ve Hennad, Zühd 2/643
(1395) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (4/353).
6267- Cedr der ki: Ebu
Abdillah -sanırım el-Malti- bana şunu anlattı:
"Hz. Musa, Hızır'ın
yanında ayrılmak istediği zaman ona: "Bana öğütte bulun" dedi. Hızır
ona şu öğütlerde bulundu: "Ey İbn İmran! Zararlı değil faydalı biri ol.
Öfkeli değil, güler yüzlü biri ol. İnatçı biri olma. İşin yoksa bir yere gitme.
Hiç kimseyi hatasından dolayı ayıplama. Kendi hatalarına ağla.''
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. Ahmed, Zühd (s. 61) ve Ebu Nuaym, Hilye (8/144). Bak:
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/432)
6268- Hasan( -ı Basri)
der ki: "İnsanların Rablerinin adına onları hesaba çekmeyen ve Allah'ın
kendisine yüklemediği yüklerin altına gırmeyen kişiden Allah rahmetini
esirgemesin."
Ravileri güvenilirdir.
6269- Ka'b(u'l-ahbar)
der ki: "Melekler insanların amelleri ve işledikleri günahları zikredince
Yüce Allah: "İçinizden iki melek seçin" buyurdu. Melekler de Harut
ile Marut'u seçtiler. Yüce Allah bu iki meleğe: "Ben insanlara
peygamberlerimi gönderirim, ancak sizinle benim aramda elçi yoktur. Yeryüzüne
inin ve bana hiçbir şeyi ortak koşmayın. Zina etmeyin ve hırsızlık
yapmayın" buyurdu. Daha yeryüzüne indikleri gün tamamlanmadan kendilerine
yasaklanan her şeyi yaptılar."
İsnadı hasendir. 162.
hadise bakınız.
Beyhaki der ki:
"Doğru olanı bu şekilde Ka'b'ın sözü olarak rivayetidir.
Meleklere iman bölümünde
de başka bir kanalla benzerini Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
daha uzun bir metinle zikrettik."
6270- Kays b. Abbad
bildiriyor: İbn Abbas, "Babil'de, Melek denilen Harut ve Marut'a bir şey
indirilmemişti"[Bakara 102] ayetini açıklarken şöyle dedi: "İnsanlar
Hz. Adem'den sonra şirke düştükleri zaman putlar edinip Allah'tan başkasına
tapmaya başladılar. Bunun üzerine melekler: "Rabbimiz! Sen kullarını en
güzel şekilde yarattın. En güzel şekilde onlara rızık verdin. Oysa onlar sana
isyan edip senden başkasına taptılar. Allahım! Şöyle yaptılar... Allahım! Böyle
yaptılar..." diyerek onlardan şikayette bulundular. Yüce Allah meleklere:
"Ama onlar beni görmüyorlar" buyurduysa da melekler insanları mazur
görmedi. Bunun üzerine Yüce Allah: "O zaman aranızdan iki melek seçin. Bu
iki meleği yeryüzüne indirip onlara emirler verecek, yasaklar koyacağım"
buyurdu. Melekler aralarından Harut ile Marut'u seçtiler..."
Sonrasında ravi söz
konusu hadisi tüm uzunluğuyla aktarıp şöyle devam eder: "Bu iki melek
yeryüzünde içki içip sarhoş oldular. Kadınlarla zina ettiler. Haksız yere cana
kıydılar. Onların bu durumu ve yaptıkları karşısında melekler arasında da
tartışmalar başladı. İşte: "Melekler ise, Rablerini hamd ile tespih
ederler ve yeryüzündekiler için bağışlanma dilerler"[Şura 5] ayeti de bu
konuda nazil oldu. Sonrasında melekler insanları bu konuda mazur görmeye
başladılar.
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (2/442-443) Bak: SuyUtı, Dürrü'l-Mensur (1/241).
6271- Muaz b. Cebel'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kardeşini bir
günahtan dolayı ayıplayan kişi, aynı günahı işlemeden ölmez"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/661 (2505).
6272- Ubeydullah b.
Şumayt, babasından bildiriyor: Said b. Cübeyr, Ebu's-Sevvar el-Adevi'ye şöyle
bir mektup yazdı: "Ey kardeşim! İnsanlara karşı dikkatli ol ve onları da
kendi şerrinden uzak tut. (Fitne zamanlarında) evinde durmayı biL. Günahlarına
ağla. Günaha bulaşan birini gördüğün zaman seni böylesi bir günahtan uzak
tuttuğu için Allah'a hamd et. Hayatta olduğun sürece Şeytan'ın fıtnesinden yana
kendini güvende hissetme.''
İsnadı zayıftır.
6273- Ata der ki: Hz.
İbrahim melekler alemine yükseltilince orada zina eden bir adam gördü. Ona
beddua edince adam helak oldu. Bir daha yükseltilince yine zina eden bir adam
gördü. Ona beddua edince öldü. Bir daha yükseltilince yine zina eden bir adam
gördü. Ona beddua edince öldü. Bir daha yükseltilince yine zina eden bir adam
gördü. Ona beddua edince öldü. Bir daha yükseltilince yine zina eden bir adam
gördü. Ona beddua edince öldü. Sonra ona şöyle denildi: "Ey İbrahim! Ağır
ol! Duası kabul gören birisin. Günah işleyen kulum için üç durum geçerlidir. Ya
tövbe eder, tövbesini kabul ederim; ya soyundan bana ibadet eden bir nesil
çıkartırım; ya da günah işlemeye ısrarla devam eder ki bu durumda peşinde
cehennem olacaktır."
Bir sonraki rivayette
mürsel olarak rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/303) .
6274- Muaz b. Cebel'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Hz. ibrahim'e göklerde ve yerde olanlar gösterildiğinde günah işleyen bir
kul gördü ve ona beddua etti. Bir daha günah işleyen bir adam görünce ona da
beddua etti. Bunun üzerine Yüce Allah ona şöyle vahyetti: "Ey ibrahim!
Duası kabul gören bir kulsun. Bundan dolayı hiç kimseye beddua etme. Günah
işleyen kulum için üç durum geçerlidir. Ya soyundan bana ibadet eden bir nesil
çıkartırım; ya ömrünün sonlarında bana tövbe eder, tövbesini kabul ederim: ya
da benden yüz çevirir ki bu durumda peşinde cehennem olacaktır. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/302-303).
6275- Ebu Süleyman
ed-Darani der ki: "Öfke günahlara cesaretlerinden dolayı günahkarların
üzerine olur. Onların maruz kalacakları cezalar aklına geldiği zaman kalplerde
onlara karşı bir acıma doğar."
6276- İbrahim b.
el-Atruş der ki: Ma'ruf el-Kerhi ile birlikte Dicle kenarınayken bir kaç gencin
sandal üzerinde tefler çalıp şarkılar söyleyerek geçtiğini gördük. Ona:
"Ey Ebu MahfUz! Şu insanların bu suların ortasında Allah'a nasıl isyan
ettiklerini görüyor musun?" dedik. Ma'ruf ellerini semaya kaldırıp:
"İlahım ve efendim! Allahım! Onları dünyada bu şekilde nasıl
sevindirdiysen ahirette de öyle sevindirmeni diliyorum" diye dua etti.
Arkadaşları ona: "Biz onlara dua değil, beddua etmeni istemiştik"
dediklerinde, Ma'ruf: "Ahirette sevindirecekse dünyadayken tövbelerini
kabul eder ve bunun da size bir zararı dokunmaz" karşılığını verdi.
Tahric: Ravilerden
bazılarını tanımıyorum. İbnu'l-Cevzi, Sifatu's-Safve (2/371).
Beyhaki der ki: Yüce
Allah'ın: "Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın, belki
de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da başka kadınları alaya
almasınlar, belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi
ayıplamayın; birbirinizi kötü lakaPlarla çağırmayın; inandıktan sonra yoldan
çıkmış olmak ne kötü bir addır. Tövbe etmeyenler, işte onlar zalimlerdir. Ey
iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.
Birbirinizin kusurlarını araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın.
Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette bundan
tiksinirsiniz! Allah'a karşı gelmekten sakının. şüphesiz Allah tövbeyi çok
kabul edendir, çok merhamet edendir"[Hucurat 11,12] buyruğunu bu yöndedir.
Halimi der k: "Bu
ayetler başkalarını alaya almayı, küçük görmeyi, lemz denilen gıybet ile iftira
atmayı haram kılmıştır. "Kendi kendinizi ayıplamayın''[Hucurat 11]
buyruğu, birbirinize dil uzatıp ayıplamayın anlamındadır. Lakaplarla çağırmak
da birini, babasının kendisine koyduğu isim yerine ona kendisini kötüleyen veya
küçük düşüren bir lakap koyup onunla çağırmaktır. Sonra Yüce Allah: 'tmandan
sonra fasıklık ne kötü bir isimdir'[Hucurat 11] buyurmuş ve bu tür şeyleri
yapmanın imandan sonra fasıkhk olduğu ifade edilmiştir. iman da onun em rettiği
şeyleri yapmayı, ona uygun düşmeyen şeylerden de kaçınmayı gerektirir.
Sonra Yüce Allah:
"Tövbe etmeyenler, işte onlar zalimlerdir"[Hucurat 11] buyurmuştur.
Yani bu kişiler nefislerini cehennem ateşine ve büyük bir azaba doğru
sürüklemek kaydıyla kendi kendilerine zulmetmişlerdir. Sonra Yüce Allah:
"Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı
günahtır"[Hucurat 12] buyurmuştur. Bununla müslüman biri hakkında kötü
zannın onunla alayetme ve küçük düşürmeyle eş değer olduğu ifade edilmiş, günah
olduğu bildirilip yasaklanmıştır. Aynı şekilde kişinin yalnızken veya evinin
içindeyken neler yaptığının araştırılması da yasaklanmıştır ki böylesi bir
duruma maruz kalan kişi bunu duyup öğrendiği zaman gücenip incinecektir. Bundan
dolayı birine böylesi bir şey yapmak o kişiye eziyet etmek demektir ve uygun
olmayan ve izin verilmeyen bir şeydir.'' - Halimi, el-Minhac (3/111-112).
Sonrasında Halimi konuyu
detaylıca açıklayıp şöyle devam eder: "Ardından Yüce Allah:
"Birbirinizin gıybetini yapmayın''[Hucurat 11,12] buyurarak gıybeti
yasaklamıştır. Burada gıybet birinin gıyabında, hazırken duyması halinde gücüne
gidecek sözler söylemek anlamındadır. Bunu yapmak da ölü eti yemeye
benzetilmiştir. Zira ölü olan kişi etinin yenildiğinin farkında olmaz. Aynı
şekilde gıyabında onuru hakkında konuşulan kişi de bunun farkında olmaz. Bundan
dolayı müslümanın müslümanı azarlaması, ona kaba davranması, ona kötü
davranması ve ona iftira atması doğru değildir."- Halimi, el-Minhac
(3/112-113).
Bu konuda bir çok hadis
rivayet edilmiştir. Biz de inşaallah bu konuda yeteri kadar hatta ziyadesiyle
bize ulaşan rivayetleri zikredeceğiz. Muvaffakiyet Allah'tandır.
6277- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Zandan sakının' Zira zan, yalanı en çok olan sözdür. Birbirinizin
ayıplarını araştırmayın. izinleri olmadan birilerine kulak misafiri olmayın.
Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize kin gütmeyin. Birbirinize sırt
çevirmeyin. Allah'ın kardeş kulları olun."
Buhari, Abdullah b.
Yusuf kanalıyla Malik'ten ve Müslim, Yahya b. Yahya kanalıyla Malik'ten rivayet
ettiler. - Buhari, edeb (7/89). - Müslim, birr (28).
6278- Ebu Berze'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ey dilleriyle Müslüman olup da henüz kalplerine iman girmeyenler!
Müslümanların gıybetini yapmayın. Onların ayıplarını araştırmayın. Zira
Müslümanların ayıbının peşine düşen kişinin Allah da ayıbının peşine düşer.
Yüce Allah da birinin ayıbının peşine düştüğü zaman da evinde de olsa onu rezil
eder ...
Lafız Hulvani'nin
lafzıdır.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud 5/194 (4880).
6279- Abdullah (b.
Mes'ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Müslümanların gıybelini yapmayın. Size verilen hediyeyi geri
çevirmeyin ve Müslümanlara vurmayın ...
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu'ş-Şeyh, et-Tevbih ve't-Tenbih (ı 78), Ahmed, Müsned (1/404) ve İbn Ebi
Şeybe, Musannef (6/555).
6280- İbn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kabe'ye bakınca ona hitaben şöyle
buyurdu: "Merhaba sanal Evler içinde ne kadar yüce bir evsin ve ne kadar
kutsalsın. Ancak mümin kişinin Allah katında senden daha fazla saygınlığı
vardır. Yüce Allah sana yönelik bir şeyi haram kılmışken, mümine yönelik üç
şeyi haram kılmıştır. Bunlar da canı, malı ve hakkında kötü zanda bulunmaktır
...
Diğer kanalla:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kabe'ye bakınca ona hitaben
şöyle buyurdu: "Ne kadar yüce ve kutsalsın ..... lafzıyla rivayet
edilmiştir.
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. 3725. hadiste kısa bir şekilde zikredilmiştir.
6281- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kendisinden bir şey çalınan kişi, bundan masum olan kişiyi suçlayıp durur
da sonunda günahı asıl hırsızdan daha büyük olur. "
İbn Mes'ud'un kendi sözü
olarak da rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 5/99 (7588) ve İbn Lal, Zehru'l-Firdevs (4/211).
6282- Abdullah b.
Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"En hayırlılarınız görüldükleri zaman Allah'ı hatırlatan kişilerdir. En
kötüleriniz de birbirlerini seven kişileri ayırmak için dedikodu yapan
kişilerdir. ''
Tahric: İsnadında
hakkında tenkitler bulunan İbn Lehia vardır. Diğer ravileri ise güvenilirdir.
Hasen bir hadistir. İbn
Mace 2/1379 (4119) .
6283- Harise b. Mudarrib
der ki: Selman'ın: "Hizmetçim hakkında zan beslerim endişesiyle (kazanın
içindeki) kemikleri sayıp rahatlıyorum" dediğin işittim.
Tahric: Beyhaki'nin hocasını
tanımıyorum. Diğer ravileri ise güvenilirdir. İbn Sa'd, Tabakat (4/89), Buhari,
el-EdEbu'l-Müfred (168, 169), İbnu'l-Ca'd, Müsned 2/920 (1645) ve Ebu Nuaym,
Hilye (1/202).
6284- Said b. Zeyd'in
bildirdiğine göre Resululiah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Faizin en ağırı, haksız yere Müslüman birinin onuruna dil uzatmaktır.
Akrabalık bağı (=rahim), (Yüce Allah'ın) Rahman sıfatının bölümlerinden
biridir. Bundan dolayı bu bağı kesen kişiye Yüce Allah cenneti haram eder ...
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Davud 5/193 (4976).
6285- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına: "Faizin en ağınnın ne
olduğunu bana söyleyin" buyurunca: "Allah ve Resulü daha iyi
bilir" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah katında faizin en ağırı, haksız yere Müslüman birinin onuruna dil
uzatmaktır" buyurdu ve: ''Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları
bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah
yüklenmişlerdir"[Ahzab 58] ayetini okudu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/658).
Beyhaki der ki:
Kitabımda ravi adının "Ammar b. Enes" olduğunu gördüm. Ancak doğrusu
İmran b. Enes Ebu Enes el-Mekki olmalıdır. Buhari bunu Tarıh'te Ebu Sellam kanalıyla
Yahya b. Vadih'ten, o da İmran'dan naklen zikretmiş ve: "Mutabaatı
yoktur" demiştir. - Buhari, Tarih (3/2/423) .
Başka bir kanalla
Ka'b'ın sözü olarak rivayet edilmiştir ki, böylesi merfü olandan daha sahihtir.
6286- İbnu's-Samit der
ki: "Ebu Hureyre bana şunu anlattı." Sonrasında ravi zina edip
recmedilen kişi konusunda uzunca bir kıssa anlattıktan sonra şöyle devam eder:
"(Taşlandıktan sonra) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ashabından
iki kişinin aralarında konuşurlarken birinin diğerine: "Yüce Allah
kendisini gizlediği halde nefsi onu bırakmayan ve köpekler gibi taşlanan şu
adama bak!" dediğini işitti, ancak onlara karışmadı. Biraz yürüdükten
sonra ayakları havaya dikilmiş bir keçi leşine rastladı. O iki kişiye: "inip
şu eşeğin leşinden yiyin" buyurunca onlar: "Ey Allah'ın Resulü! Allah
seni bağışlasın, ama bundan kim yer ki?" dediler. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Az önce kardeşinizin onuru
hakkında kötü konuşmanız bunu yemekten daha ağırdı! Oysa o, şu an cennet
nehirleri içinde yıkanmaktadır."
Abdürrezzak der ki:
"Abdurrahman veya Abdullah b. es-Samit ile Hammad b. Seleme bunun
Ebu'z-Zübeyr kanalıyla Abdurrahman b. enNehhas'tan geldiğini
söylemişlerdir."
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Ebu Davud 4/581•582 (4428,4429).
6287- Halid er-Rebai der
ki: "Bir mecliste otururken bir adamı anıp ona dil uzattılar. Onlara engel
olduğumda da dil uzatmayı bıraktılar. Sonra aynı adamı bir daha andılar. Ben de
onları dediklerinde onaylar gibi oldum. O meclisten ayrıldıktan sonra
uyuduğumda rüyamda siyah tenli iri bir adam geldi. Elinde de gül suyu içinde
yeşil domuz eti bulunan bir tabak vardı. Bana: ''Ye!'' deyince kabul etmedim.
Sanırım bana vurup yemeye zorlayınca ağzıma alıp domuz eti olduğunu bilmeme
rağmen çiğnemeye başladım. O rüyadan sonra da iki ay boyunca çiğnediğim bu etin
kokusunu hissettim."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, es-Samt (182) ile Zemmu'l-Cibe (43).
6288- Muhammed b. Ubeyd
et-Tenafisi der ki: Süfyan es-Sevri'nin yanındayken bir adam geldi ve ona: ''Ey
Ebu Abdillah! Yüce Allah çokça et yiyen hane halkını sevmez'' hadisi hakkında
ne dersin?'' diye sordu. Süfyan: ''Bundan kasıt (gıybet ederek) insanların
etlerini çokça yiyenlerdir.'' dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, es-Samt (744), Kuşeyri, er-Risale (1/405-406) ve
İbn Main, Tarih (1/289).
6289- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Faiz yetmiş küsur bölümdür. Faizin en hafifi bölümü, kişinin müslüman
olduktan sonra annesiyle zina etmesi gibidir. Faizle alınan bir dirhem otuz beş
zinadan daha ağırdır. Faizin en pis olanı da, bir müslümanın namusu ve onuruna
dil uzatmaktır. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/574) Bak: Münziri, et-Terğib (3/504).
6290- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Rabbim beni Mirac'a çıkardığı zaman bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve
göğüslerini tırmalayan topluluklar gördüm. ''Ey Cebrailı Bunlar kim?'' diye
sorduğumda: ''Bunlar insanların gıybetini yapan ve onurlarına dil
uzatanlardır'' dedi. ''
Ebu Davud der ki:
"Yahya b. Osman bunu bize Bakiyye'den rivayet ederken Enes'i
zikretmemiştir. İbnu'l-Musaffa'nın da dediği gibi aynısını İsa es-Seylahini,
Muğıre'den rivayet etmiştir."
Tahric: Senedi hasendir.
Ebu Davud 5/194 (4878).
6291- Müstevrid'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kişi müslüman
birinin (gıybetini yaparak) sırtından bir yemek yerse Yüce Allah aynısını ona
cehennemde yedirir. Kişiye müslüman birinin (gıybetini yaparak) sırtından bir
giysi giydirildiği zaman Yüce Allah aynısını ona cehennemde giydiriL Başka
birinin üzerinden nam ve gösteriş makamma ulaşan kişiyi Yüce Allah kıyamet
gününde nam ve gösteriş peşinde olanların makamında durdurur. ''
Ebu Davud, Sünen'de
Hayve b. Şurayh kanalıyla Bakiyye'den zikretmiştir. - Ebu Davud 5/195 (4881).
İsnadı hasendir.
6292- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı "Giysi giyerse" lafzıyla rivayet edilmiştir.
Yine "Başka birinin üzerinden nam makamına ulaşan kişiyi" lafzıyla
rivayet edilmiş ve "Gösteriş" lafzı zikredilmemiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed} Müsned (4/229)} Hakim} Müstedrek (4/127-128) ve Taberani} M.el-Kebir
20/308 (734) ile M. el-Evsat 3/309 (662) .
Bunun da manası
konusunda Ebu Ubeyd el-Herevi şöyle demiştir:
"Bazen kişi birinin
kardeşi gibi olur. Ancak onun düşmanı olan birinin yanına gittiği zaman kardeşi
gibi olan bu kişi hakkında bir ödül elde etmek için çirkin şeyler konuşur.
Böylesi bir şeyin de bereketini göremez. Ukuletu lafzı lokma manasındadır.
Ekletu lafzı ise doyacak kadar bir defalık yemektir."
6293- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gıybetin ne olduğunu
biliyor musunuz?" diye sorunca: "Allah ve Resulü daha iyi bilir"
dediler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kardeşini
hoşlanmayacağı bir şekilde anmandır" buyurdu. Ashab: "Kardeşimde
dediğim şeyler mevcutsa?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Şayet dediğin şeyler kendisinde mevcutsa gıybet olur. Mevcut
değilse de ona iftira etmiş olursun" buyurdu.
İsnadı hasendir.
Müslim, Sahih'te Kuteybe
ve Ali b. Hucr'dan rivayet etti. - Müslim, birr (70).
6294- Hz. Aişe der ki:
Birini taklit ettiğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu
kadar malımm olmasına karşılık birini taklit etmeyi istemezdim" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Tirmizi 4/660 (2503).
6295- Hz. Aişe der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bir adamı taklit ettiğimde
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu kadar malımm olmasına
karşliık bir adamı taklit etmeyi istemezdim" buyurdu. Ona: "Safıyye
şöyle (kısa) bir kadındır" deyip kısa parmaklarımdan birini gösterdiğimde
ise: "Öyle bir söz söyledin ki bu söz deniz suyuyla karıştırılmış olsaydı
ona baskın çıkardı" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 5/192-195 (4875) ve Tirmizi 4/660 (2502).
6296- Enes bildiriyor:
Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müslümanların oruca
başlamalarını ve kendisinden izin almadan hiç kimsenin orucunu açmamasını
emretti. Müslümanlar da oruç tuttular. Akşam olunca her biri gelip:
"Sabahtan beri orucum, izin ver de orucumu açayım" demeye başladı.
Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara oruçlarını açmalarını
söylüyordu. Bir adam gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Senini akrabalarından iki
genç kız sabahtan beri oruçluIardı. İzin ver de oruçlarını açsınlar"
deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamdan yüz çevirdi. Adam
bir daha aynı şeyi söyleyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onlar oruç tutmadliar. insanların etini yiyip dururken nasli oruç tutmuş
oluyorlar? Yanlarına git ve hala oruçlarını açmamışlarsa kusmalarını
söyle" buyurdu. İki genç kız denileni yaptıklarında her biri et parçaları
kusmaya başladı. Adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip olanları
anlatınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şayet o şekilde
ölselerdi veya o et parçaları içlerin de kalsaydı cehennem ateşi onları
yiyecekti" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tayalisi, Müsned (s. 282), İbn Ebi Dünya, es-Samt (170) ile Zemmu'lCrbe (2ı)
Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/574).
6297- Hz. Aişe der ki:
"Biriniz helal olarak yediği yemekten dolayı abdest alıyorken, kardeşine
söylediği pis bir sözden dolayı abdest almıyor."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (1/134), İbn Ebi Asın, Zühd (115,124) ve İbn Ebi Dünya,
es-Samt (662).
6298- Mücahid'in
bildirdiğine göre İbn Abbas ile Hz. Aişe şöyle demişlerdir: "Biri
ağızdan" biri de uykudan dolayı iki şey abdesti bazaL Ağızdan olanı daha
pistir ki o da yalan ve gıybettir.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/575).
6299- İbn Sirin
bildiriyor: Ensar'dan ihtiyar bir adam bizim meclisimize uğrar ve:
"Abdestinizi tazeleyin! Zira söylediğiniz sözlerden bazıları pislikten
daha kötüdür" derdi.
Tahric: Ravileri güvenilirdir.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (1/134) ve İbn Ebi Dünya, es-Samt (105)
6300- Muhammed b. Sirin
der ki: Abide (es-Selmani)'ye: "Hangi şeylerden dolayı abdest
tazelenir?" diye sorduğumda: "Def-i hacetten ve müslümana eziyet
vermekten dolayı" dedi. Yine ihtiyar bir adam bizim meclisimize uğrar ve:
"Abdestinizi tazeleyin! Zira söylediğiniz sözlerden bazıları pislikten
daha kötüdür" derdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe,Musannef(l/134) ve İbn Ebi Asıffi, Zühd (117).
6301- Rabi' b. Subayh
bildiriyor: İki adam Mescid-i Haram'ın kapılarından bir kapısında oturmaktaydı.
Yanlarından eskiden muhannes olan ancak bu tavrını terk eden biri geçti. Bunun
üzerine ikisi de: "Onda muhanneslikten daha bir şeyler kalmıştır"
dedi. Namaz için kamet getirilince mescide girdiler ve namaz kıldılar.
Söylediklerinden dolayı içlerine (acaba gıybet ettik mi diye) bir kuşku
düşmüştü. Bu durumu Ata'ya sorduklarında yeniden abdest almalarını ve namazı
yeniden kılmalarını emretti. O gün ikisi de oruçlu idi. Ata, onlara o günün
orucunu kaza etmelerini de emretti.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi'Dünya, Kitabu's-Samt (181).
6302 - İbrahim( -i
Nehai) der ki: "Abdest, pislikten temizlenme ve Müslümanlara eziyetten
uzak durma olmak üzere (iki şekilde)dir."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Asım, Zühd (123) ve İbn Ebi'Dünya, es-Samt (106).
6303- İbn Abbas
bildiriyor: Oruçlu iki adam öğle veya ikindi namazını kıldı. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince bu iki kişiye: "Yeniden
abdest alın ve namazınızı yeniden kılın. Orucunuza devam edin, ancak onun
yerine başka bir günde oruç tutun" buyurdu. Adamlar: "Ey Allah'ın
Resulü! Neden?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Çünkü filan kişi hakkında gıybet ettiniz" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Haraiti, Mesavi'ul-Ahlak (208) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (7/575) .
6304- Hz. Aişe der ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) otururken kısa boylu bir kadın
geldi. Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başparmağımla (kadını
göstererek) işaret ettiğimde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onun hakkında gıybet ettin" buyurdu.
Hassan ile Hz. Aişe
arasında irsal olan bir hadistir. Bir önceki hadisin de şahididir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ancak Hassan ile Hz. Aişe arasında kopukluk vardır. İbn Ebi'Dünya, es-Samt
(208), Hennad, Zühd 2/568 (1190), Haditı, Mesavi'ul-Ahlak (203) ve İbn Cerir,
Tefsır (26/136) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/575).
6305- Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Meymüne der ki:
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Meymune! Kabir azabından Allah'a sığın"
buyurdu. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Kabir az ab ı hak değil
midir?" dediğimde: "Evet ey Meymune! Kabir azabının en şiddetlisi. gıybet
etmekten ve idrardan sakınmamaktan dolayıdır" buyurdu.
Tahric: Senedinde
tammadığım bir ravi vardır. Sahabeye dair eserlerinde Ebu Ali b. es-S eken ile
İbn Mende' nin rivayet ettikleriniİbn Hacer' in İsabe' sinden ( 4 / 399, 400)
öğreniyoruz.
6306- Cabir der ki: Biz
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte iken pis kokulu bir
rüzgar esti. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunun ne
olduğunu biliyor musunuz?" diye sorunca, oradakiler: "Hayır"
cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Münafıklardan bir grup müminlerden bir grup hakkında gıybet etti"
buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Ya'la, Müsned 4/202 (231), Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (732, 733), Ahmed,
Müsned (3/351) ve İbn Ebi Dünya, Samt (217).
Beyhaki der ki:
"Gıybet eden veya Müslümanlara eziyet eden kişinin abdestini yenilemesini
ve namazını yeniden kılmasını emreden kimse bunu kişinin işlemiş olduğu bu
günaha kefaret olması için emretmiştir. En doğrusunu Allah bilir."
6307- Ebu Hureyre
bildiriyor: Bir adam Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından
kalkınca, oradakiler: "Filan kişi ne kadar aciz biridir" dedi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir kişinin hakkında
gıybet ettiğiniz zaman onu(n etini) yemiş olursunuz" buyurdu.
Tahric: İsnadı kavi
değildir. İbn Ebi Dünya, Samt (74) ve İbn Cerir, Tefsır (26/137).
6308- Muaz b. Cebel der
ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında bir adam
zikredilince oradakiler: "Bu kişi ne kadar aciz biridir" dedi. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kişi hakkında
gıybet ettiniz" buyurdu. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Onun
hakkında ancak onda olan bir şeyi söyledik" dediklerinde, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer onda olmayan bir şeyi söylemiş
olsaydınız ona iftira etmiş olurdunuz" buyurdu.
Tahric: Müsenna b.
Sabbah'ın ve başkasının zayıf olmasından dolayı İsnadı zayıftır. Taberani, M.
el-Kebir 20/39 (57), İbn Ebi Dünya, Samt (206), İbn Cerir, Tefsir (26/137) ve
İbnu'lMübarek, ez-Zühd ve'r-Rekdik (705).
6309- Abdullalı b. Ömer
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Aracı olarak Allah'ın hadlerinden (şer'i cezalarından) birinin yerine
getirilmesine engel olan kişi. verdiği emirde Allah'a kafa tutmuş olur. Kim
borçlu olarak ölürse o borcu sevaplarıyla ödenir. Çünkü kıyamet gününde dinar
ve dirhem yoktur. Bilerek ve haksız yere biriyle davalaşan kişi davasından
dönünceye kadar Allah'ın öfkesine maruz kalır. Mümin hakkında kendisinde
bulunmayan bir şeyi varmış gibi dile getiren kişiyi Yüce Allah söylediği bu
sözün vebalinden kurtuluncaya kadar Cehennemliklerin irinierinin toplandığı bir
bataklıkta tutar. ..
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. Ebu Davud 4/23 (3597).
6310- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ı zikredin. Zira kul: ''Sübhanallahi ve-bihamdihi'' dediği zaman,
Allah, o kula bu sözüyle on sevap veya on sevap ile yüz sevap arası veya yüz
sevap ile bin sevap arası yazar. Kim de arttırırsa Allah da ona arttırır. Kim
de istiğfar ederse Allah onu bağışlar. Aracı olarak Allah'ın hadlerinden
birinin yerine getirilmesine engel olan kişi. verdiği emirde Allah'a kafa
tutmuş olur. Kim davayı bilmediği halde haksız yere bir hasma yardımda
bulunursa, o işinden dönene kadar Allah'ın gazabı üzerine olur. Kim mümin bir
erkek veya kadına iftirada bulunursa, söylediği bu sözün vebalinden
kurtuluncaya kadar Allah onu cehennem halkının irinleri ile oluşan bir
bataklığın içinde tutar. Kim borçlu olarak ölürse o borcu sevaplarıyla ödenir.
Çünkü kıyamet gününde dinar ve dirhem yoktur. "
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud /23 (2598).
6311 - İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Bir
adama bir kelime ile olsa bile dil uzatan hiç kimse yoktur ki kişi söylediği bu
sözün vebalinden kurtuluncaya kadar kıyamet gününde Allah onu cehennem halkının
irinIeri ile oluşan bir bataklığın içinde tutmasın. ''
İsnadı zayıftır.
6312- Abdurrahman b.
Mehdi der ki: "Yüce Allah'a karşı gelmiş olmaktan çekinmesem, bu şehirde
bana dil uzatmayan ve gıybetimi yapmayan tek bir kişinin dahi kalmamasım
temenni ederdim. Zira kıyamet gününde kişi için, haberi olmadığı halde bir
iyilik. sevabının amel defterinde bulunmasından daha hoş ne olabilir ki!"
Tahric: İsnadında
tanımadığını bir ravi vardır. Ebu Nuayın, Hilye (9/11) ve Ebu'ş-Şeyh, Tevbih
(sh. 101).
6313- Evzai der ki: Bana
ulaşan habere göre kıyamet gününde kula:
"Kalk ve filan
kişiden hakkım al" denilir. Bu kul: "Ama onda bir hakkım yok"
deyince, kendisine: "Bilakis var! Zira filan günde senin hakkında şöyle
şöyle demişti" karşılığı verilir.
Ravileri güvenilir
kişilerdir .
6314- Süfyan (b. Uyeyne)
der ki: "Gıybet etmek, Allah katında (günah olarak) zina etmek ve içki
içmekten daha ağırdır. çünkü zina etmek ve içki içmek Allah ile kendi aranda
olan bir suçtur. Bu suçundan dolayı tövbe edersen Allah seni bağışlar. Gıybet
ise böyle değildir, hakkında konuştuğun kişi seni affetmedikçe Allah da seni
bağışlamaz."
Ravi der ki: Süfyan b.
Uyeyne böyle demiştir.
Allah Resulü'nden
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zayıf bir isnadla nakledilmiştir. Başka bir
isnadla da mürsel olarak rivayet olunmuştur.
Tahric: Tanınmayan
Beyhaki'nin hocası dışındaki ravileri güvenilir kişilerdir.
6315- Ebu Said ile Cabir
b. Abdillah derler ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gıybet
etmek (günah olarak) zina etmekten daha ağırdır" buyurunca, oradakiler:
"Ey Allah'ın
Resulü! Gıybet etmek nasıl olur da zina etmekten daha ağır olur?" diye
sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi
zina ettikten sonra tövbe eder (se) , Allah da onun tövbesini kabul
buyurur" Hamza'nın rivayetinde: "Allah da onu bağışlar"
şeklindedir- "Gıybet ise böyle değildir, hakkında konuştuğun kişi seni
affetmedikçe Allah da seni bağışlamaz" buyurdu.
İshak, rivayetinde Cabir
b. Abdillah'ı zikretmemiştir. Hadisi sadece Ebu Said'den aktarmıştır.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Ebi Dünya, es-Samt (164) ve Hennad, Zühd 2/565 (1178).
6316- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Gıybet etmek
(günah olarak) zina etmekten daha ağırdır. Zina eden tövbe edebilir. Ancak
gıybet eden kimsenin tövbesi yoktur" buyurmuştur.
İsnadı zayıftır.
6317- Mutarrif b. Semure
b. Cundub'un, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allah etçil evleri sevmez" buyurmuştur.
Giyas der ki: Mutarrife:
"Etçil evler ne demek?" diye sorduğumda: "İçinde gıybet yapılan
evlerdir" dedi.
İsnadı zayıftır.
6318- Aynı isnad ile
Mutarrif b. Semure b. Cundub, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Ramazan ayında hacamat yaptıran birinin yanından geçiyordu.
Hacamat yapan ve yaptıran biri hakkında gıybet etmekteydi. Bu durumu gören
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hacamat yapan da yaptıran da
(gıybet ettiklerinden dolayı) oruçlarını bozmuş oldular" buyurdu.
Giyas meçhul birisidir.
İsnadı zayıftır.
6319- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kul, yıllarca mümin olarak yazılır. Sonra yine yıllarca mümin olarak
yazılır. Sonra Allah'ın gazabı üzerine olmuş bir halde ölür. Yine kul yıllarca
kafir olarak yazılır. Sonra yine yıllarca kafir olarak yazılır. Sonra da
Allah'ın rızasını kazanmış olarak ölür. Kim eliyle, gözüyle insanlarla
alayetmiş ve onlara lakap takmış olarak ölürse. kıyamet günü onun alameti.
Allah'ın onun iki dudağından burnu üzerine kadar damga vurmasıdır ...
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
6320- Amir b. Ebi Cebire
b. Dahhak der ki: "Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın"[Hucurat
11] ayeti biz Seleme oğulları hakkında nazil oldu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bize geldiği zaman bizlerden herkesin iki lakabı bulunuyordu.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birine lakabıyla seslenince,
kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Bu kişi bu isimle çağrılmaktan
hoşlanmıyor" denilirdi. Bunun üzerine: "Birbirinizi kötü lakaplarla
çağırmayın"[Hucurat 11] ayeti nazil oldu.
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. Ebu Davud 5/246 (4962) ve İbn Mace 1/231 (3741).
6321- Şa'bi bildiriyor: Amir
b. Ebi Cebira b. Dahhak: "Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın''[Hucurat
11] buyruğunu açıklarken şöyle dedi: "Lakap takma Cahiliye zamanında idi.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adama lakabıyla seslenince,
kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Bu kişi bu isimle çağrılmaktan
hoşlanmıyor" denildi. Bunun üzerine Yüce Allah: "Birbirinizi kötü
lakaplarla çağırmayın''[Hucurat 11] ayetini indirdi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Hakim, Müstedrek (2/463), İbn Hibban, Sahih 7/485 (5679) ve İbnu'sSünni, Amelu'l-Yevm
ve'l-Leyle (399) .
6322- Ebu Cebıre der ki:
Bizlerden herkesin iki veya üç lakabı bulunuyordu ve bunlardan biriyle
çağrıldığı zaman bundan hoşlanmayabilirdi. Bunun üzerine: "Birbirinizi
kötü lakaplarla çağırmayın"[Hucurat 11] ayeti indi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Tirmizi, Tefsır 5/388 (3268).
6323- Hasın der ki:
İkrime'ye: "Birbirinizi kötü lakaPlarla çağırmayın"[Hucurat 11]
buyruğunun açıklamasını sorduğumda: "Burada birinin diğerine: ''Ey kafir!
Ey münafık!'' diye seslenmesi kastedilmektedir" karşılığını verdi.
Tahric: Tanınmayan
Beyhaki'nin hocası dışındaki Ravileri güvenilir kişilerdir. İbn Cerir, Tefsır
(26/132).
6324- Hasin'in
bildirdiğine göre İkrime: "Burada birinin diğerine: "Ey kafir! Ey
fasık!" diye seslenmesi kastedilmektedir" demiştir.
Tahric: Tanınmayan
Beyhaki'nin hocası dışındaki Ravileri güvenilir kişilerdir. İbn Cerir, Tefsır
(26/133).
6325- Avf bildiriyor:
Ebu'ı-Aliye, Yüce Allah'ın: ''Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın'' [Hucurat
11] buyruğunu açıklarken: "Müslüman kişiye: ''Ey fasık!'' deme" dedi
ve: "İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir''[Hucurat 11] buyruğunu
okudu.
Ravileri güvenilir
kişilerdir.
Mücahid kanalıyla bize
bildirilene göre Ömer b. el-Hattab şöyle demiştir:
"Şu üç şey, mümin kardeşinle
arandaki sevgiyi pekiştirir. Bunlar; onunla karşılaştığında ona selam vermen,
meclisinde ona yer göstermen ve onu en çok hoşlandığı isimlerle
çağırmandır."
Buhari bunu Tarih'te
Abdullah b. Muhammed - Abdullah b. Ebi'lVezir el-Basri kanalıyla zikretmiştir.
- Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (4/1/352) .
Müsa b. Abdilmelik b.
Umeyr, babasından, o da Said el-Hacebi'den, o da amcası Osman b. Talha'dan, o
da Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Selleml, Ömer'den zikretmiş
olduğumuz hadisin aynısını işitmiştir. Aynısını (bu kitabın) Selam bölümünde
(no. 8398) zikrettik.
6326- Raşid b. Sa'd
el-Makdi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "isra gecesi semaya çıkarıldığımda derileri ateşten
makaslarla kesilen bazı adamlara rastladım. "Bunlar kim?" diye
sorduğumda, yanımdaki melek: ''Bunlar zina etmek için süslenenlerdir'' dedi.
Sonra içinden pis bir kokunun geldiği bir kuyuya rastladım. Kuyudan çok yüksek
olan sesler geliyordu. ''Ey Cibril! Bunlar kim?'' diye sorduğumda, Cibril:
''Bunlar zina etmek için süslenen ve helal olmayan şeyleri yapan kadınlardır''
dedi. Daha sonra göğüslerinden asılmış olan erkek ile kadınlara rastladım. ''Ey
Cibril! Bunlar kim?'' diye sorduğumda, Cibril şöyle dedi: ''Bunlar başkalarını arkadan
çekiştiren erkek ile kadınlardır. Zira Yüce Allah: "Arkadan çekiştirmeyi,
yüze karşı eğlenmeyi adet edinen herkesin vay haline!"[Hümeze 1]
buyurmuştur.''
Bu, mürsel bir hadistir.
Daha önce bunu mevsul olarak da zikrettik.
İsnadı zayıftır ve mürsel
bir hadistir.
6327- İkrime bildiriyor:
İbn Abbas: "Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın"[Hucurat 11]
buyruğunu: "Birbirinize dil uzatıp birbirinizi incitmeyin" şeklinde
açıklamıştır,
Tahric: Ebu Mevdıld'un
meçhul biri olmasından dolayı isnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (3/462),
Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (329), İbn Ebi Dünya, Kittıbu's-Samt (ı84) ve İbn
Cerir, Tefsir (26/132) .
6328- İbnu'l-Mübarek'in
bildirdiğine göre İbn Cüreyc: "Hümeze insanlarla göz, mimik ve ellerle
alayetmedir. Lümeze ise dil ile yapılanıdır" demiştir.
Leys kanalıyla bana
bildirilene göre hümeze, yüze karşı kişiyle alay etmek, [ümeze ise kişinin
ardından konuşup onu çekiştirmektir.
Bir başkası:
"Bunların ikisi de aynı şeydir ve esas manaları kişiyi ayıplamaktır"
dedi.
Ravileri güvenilir
kişilerdir.
6329- Ebu Yahya
bildiriyor: Mücahid: "Arkadan çekiştirmeyi, yüze karşı eğlenmeyi adet
edinen herkesin vay haline!"[Hümeze 1] ayetini açıklarken: "Hümeze ifadesi
ile birilerine dil uzatıp onu inciten kişi, lümeze ifadesi ile de gıybet eden
kişi kastedilmektedir" demiştir. Bir defa da: "Şakacı kişi
kastedilmektedir" demiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Veki', Zühd 3/753 (439), Hennad, Zühd 2/576 (l225), İbn Cerir, Tefsır (30/292),
İbn Ebi Dünya, es-Samt (185).
6330- Ali b. Ebi Talha
bildiriyor: İbn Abbas: "Zannın birçoğundan sakının''[Hucurat 12] buyruğunu
açıklarken: "Yüce Allah, müminin (mümin) kardeşi hakkında kötü zanda
bulunmasını yasakladı" demiştir. "Birbirinizin kusurlarını
araştırmayın''[Hucurat 12] buyruğu hakkında ise: "Yüce Allah, mümine,
mümin kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırmayı yasakladı" demiştir.
"Birbirinizin gıybetini yapmayın''[Hucurat 12] buyruğu hakkında da:
"Yüce Allah ölü etini yasakladığı gibi bir konuda mümine gıybet etmeyi de
yasakladı" demiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ancak Ali ve İbn Abbas arasında kopukluk vardır. İbn Cerir, Tefsir (26/135)
Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/565,567,570).
6331- Ümmü Hani'nin
azatlısının bildirdiğine göre Ümmü Hani, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Yüce Allah'ın: ''Toplantılarınızda
hayasızlık mı yapacaksınız''[Ankebut, 29] buyruğundaki hayasızlıktan kasıt
nedir? Onların toplantılarında yaptıkları hayasızlık ne idi?" diye
sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar yoldan geçen
yolcularla alayeder ve onları korkuturlardı" buyurmuştur.
Yezid b. Zurey' ve
başkası bunu Hatim b. Ebi Sağira kanalıyla rivayet etti.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi, Tefsir 5/342 (3190), Ahmed, Müsned (6/341, 424), Hakim, Müstedrek
(2/409), Taberini, M. el-Kebir 24/411, 412 (1000, 1001), İbn Ebi Dünya,
Kitabu's-Samt (284) ve İbn Cerir, Tefsir (20/145) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur
(6/460, 461).
6332- Halid b. Ma'dan
der ki "Dünyada iken insanlarla alayedenlere kıyamet gününde: ''Haydi
cennete girin'' denilir. Cennetin kapılarına geldiklerinde zaman da:
''insanlarla alayettiğiniz gibi sizinle alay edilmektedir'' denilir.''
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
6333- Hasan( -ı
Basri)'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "insanlarla alayeden kimselerden birine cennetin bir kapısı
açılır ve ona: ''Haydi gel, haydi gel'' denilir. Bunun üzerine bu kimse gam ve kederiyle
gelince kapı kapanır. Bu hal o kadar devam eder ki artık biri için cennetin
kapısı açılıp: ''Haydi gel'' denildiğinde ümitsizlikten dolayı kalkıp gitmez.''
Tahric: İsnadı hasendir
ve mürsel bir hadistir. İbn Ebi Dünya, Samt (287) Bak: Suyuti, edDürrü'l-Mensur
(8/453).
6334- Mücahid
bildiriyor: İbn Abbas'ın yanındabir adam anılınca, İbn Abbas: "Dostunun
kusurlarını zikredeceğin zaman önce kendi ayıplarını hatır la" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Buhari, el-Edebu'l-Müfred (328), İbn Ebi Dünya, Samt (194, 710) ve Ahmed, Zühd
(sh. 188, 189).
6335- Ebu Nadra der ki:
"Gıybet olarak şu üç şey sana yeter. Biri, insanların görmeni istemediği
şeylere bakmandır. Diğeri, senin yaptığın şeyle birini ayıplamandır. Bir diğeri
de, seni ilgilendirmeyen bir konuda yanında oturanı rahatsız etmendır.
Bu sözlerin mana olarak
aynısı Ömer b. el-Hattab kanalıyla zikredilmiştir.
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
6336- Abdullalı b.
Zem'a'dan rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün
hutbede: "En azgınları ileri atılmıştı"[Şems 12] diye (Hz. Salih'e
ait) deveyi andı ve: "Toplumun içinde Ebu Zem'a gibi katı, kuvvetli ve
arkası güçlü bir adam deveyi boğazlamak için ileri atılmıştı" buyurdu.
Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara kadınlar hakkında
nasihatte bulunup: "Sizden biri hanımını köle kırbaçlar gibi kırbaçlamakta
ve belki de o günün sonunda onunla birlikte olmaktadır" buyurdu. Yine Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yellenmeden dolayı gülme konusunda
onlara nasihatte bulunup: "Sizden biri kendinin de yaptığı bir şeye niçin
gülmektedir ki?" buyurdu.
Buhari ve Müslim bunu
Sahih'lerinde başka kanallarla Hişam b. Urve'den rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, tefsir (6/83) ve Müslim 3/2191 (49).
6337- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden biri
kardeşinin gözündeki çöpü görmekte, ancak kendi gözündeki (merteği)
unutmaktadır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Hibban, Sahih 7/506 (5731), Ebu'ş-Şeyh, Kitabu'l-Emsd/ (217), Ebu Nuaym,
Hilye (4/99), Buhari, el-Edebu'l-Müfred (592) ve Ahmed, Zühd (sh. 178).
6338- Hasan( -ı Basri)
der ki "Ey Adem oğlu! Komşun senden emin olmadıkça nasıl mümin olabilirsin
ki? Ey Adem oğlu! İnsanlar senden emin olmadıkça nasıl Müslüman olabilirsin ki?
Ey Adem oğlu! Sende bulunan bir ayıptan dolayı insanları ayıpladıkça kalbinde
imanın hakikatine erişemezsin. Ta ki o ayıbını ıslah edinceye kadar. Eğer öyle
yaparsan her bir ayıbını ıslah ettiğinde mutlaka başka bir ayıbını bulursun.
Eğer böyle yaparsan meşguliyetin kendi bedenine has şeylerle olur. Allah'ın en
hayırlı kulları da böyle yapanlardır."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Samt (198).
6339- Abdulbari der ki:
Zünnun b. İbrahim'in şöyle dediğini işittim:
"Kim kendini
düzeltirse rahat eder. Kim (Rabbine) yaklaşırsa yakınlaştırılır. Kim kendisini
ilgilendirmeyen şeylere karışırsa kendisini ilgilendiren şeyden men edilir. Her
kim de insanların ayıplarına bakarsa, artık kendi ayıplarını göremez.''
Tahric: Ravilerinin
çoğunu tanımıyorum. Beyhaki, Zühd el-Kebir sh 306 (836) .
6340- Mufaddal b. Yunus
der ki: Rabi' b. Huseym'in yanında bir adam anılınca: "Ben kendi nefsimden
razı değilim ki onu ayıplamaktan başkasını ayıplamaya zaman bulayım" dedi.
Tahric: Ebu Osman
el-Kerci'nin biyografisini bulamadım. Ebu Nuaym, Hilye (2/107) ve Ebu'Şeyh,
et-Tevbih sh. 104 (238).
6341- Ebu Cafer Muhammed
b. Nusayr der ki: Cüneyd'in, Ebu Süleyman ed-Darani'den rivayet etmiş olduğu şu
sözünü çok beğendim: "Kim kendi nefsiyle meşgul olursa başkasıyla meşgul
olmaktan kurtulur. Kim de Rabbiyle meşgul olursa kendisiyle ve başkasıyla
meşgul olmaktan kurtulur.''
Ravileri güvenilir
kişilerdir .
6342- Asmai der ki:
"Kişinin kendisinde olmayan bir hayrın kendisinde olduğu söylenince razı
olması ne şaşılacak şeydir. Bundan daha çok şaşılacak şey de, kendisinde olan
kötü şey söylenince kişinin öfkelenmesidir. Bundan daha da çok şaşılacak şey de
zan üzere başkalarına öfke duyarken kendi kendini kesin bir şekilde
sevmesidir."
İsnadında bir sakınca
yoktur.
6343- Hz. Aişe der ki:
Yanıma bir kadın girdi. Kadın gittikten sonra elimle işaret ederek: "Ey
Allah'ın Resulül Ne kadar kısa bir kadınmış" dedim. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Onun hakkında gıybette bulundun. Kalk onunla
helalleş" buyurdu. Yine yanımıza bir kadın girdi. Kadın çıkıp gittikten
sonra: "Ey Allah'ın Resulül Eteği ne kadar da uzunmuş" dedim. Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun hakkında gıybette bulundun.
Kalk onunla helalleş" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (2/709).
6344- Amre binti
Abdirrahman bildiriyor: Aişe binti Talha b. Ubeydillah, Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Hz. Aişe'nin yanına girdi. Hz. Aişe'nin
yanında bedevi bir kadın vardı. O sırada bedevi kadın eteğini sürüyerek çıkıp
gitti. Aişe binti Talha: "Eteği ne kadar uzun" deyince, Hz. Aişe:
"Onun hakkında gıybette bulundun. Ona yetiş te seni bağışlasın" karşılığını
verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. Ebu Şeyh, et-Tevbih sh. 90 (197).
6345- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Faizin en ağırı,
kişinin Müslüman kardeşinin namusuna dil uzatmasıdır" buyurmuştur.
Ali der ki: Zühri'nin bu
hadisini: "Said'in, Ebu Hureyre kanalıyla bildirdiğine göre" şekliyle
Nu'man'dan başka hiç kimse zikretmemiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Adiy, el-Kamil (6/2263).
6346- İbnu'l-Müseyyeb
der ki: "Faizin en ağın, kişinin Müslüman kardeşinin namusuna dil
uzatmasıdır.''
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. Abdürrezzak, Musannef 11/176 (20253).
6347- Hasan( -ı Basri)
der ki: "Mümin kimse yumuşak huyludur ve cahilce davranmaz. Kendisine karşı
cahilce davranılsa da hoşgörülü davranır. Kendisine zulmedilirse bağışlar ve
bir şeyden mahrum edilirse sabreder."
Tahric: Senedinde meçhul
bir ravi vardır. Abdürrezzak, Musannef 11/1 76,177 (20254).
6348- Hasan(-ı Basri)
der ki: "Gıybet, gıyabında kişide bulunan olumsuz şeyleri zikretmendir.
Kendisinde olmayan şeyleri zikrettiğin zaman da ona iftira etmiş olursun.''
Tahric: İsnadında meçhul
bir ravi vardır. Abdürrezzak, Musannef 11/177 (20254).
6349- Zeyd b. Uşeyyi'
bildiriyor: Adamın biri bir yerde Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
oturmuşken Ebu Bekr'e dil uzatmaktaydı. Ebu Bekr ondan intikam almak için
kalkınca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalktı. Ebu Bekr:
"O bana sövdü, ben
ona sövgüde cevap vermek için kalkınca sen de kalktın" dedi. Bunun üzerine
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(O sana sövünce) melek
seninle birlikteydi. Sen cevap vermek için kalkınca melek te kalktı. Bu sebeple
ben de kalktım" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. Abdürrezzak, Musannef 11/177 (20255) .
6350- Tavk b. Vehb der
ki: Muhammed b. Sirin'in yanına girdim ve rahatsızlandım. Bana: "Sanki
rahatsızlanmış gibisin" deyince: "Evet" dedim. Bunun üzerine
bana: "Filan tabibe git ve durumunu açıkla" dedi. Sonra: "Filan
tabibe git, onun tabipliği daha iyidir" dedi. Sonra da: "Allah'tan
bağışlanma dilerim. Onun (yani önceki) hakkında gıybette bulundum"
dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. İbn Sa'd, et-Tabakat (7/196).
6351- Süfyan b. Hüseyn der
ki: İyas b. Muaviye'nin yanında idim.
Yanında bir adam vardı
ki kalkacak olursam arkamdan bana dil uzatmasından korktum. Bu sebeple adam
kalkıp gidinceye kadar oturdum. Bu durumu İyas'a söylediğimde sözümü bitirene
kadar bir şey demeden yüzüme bakıp durdu. Sonra: "Deylem gazvesine
katıldın mı?" dedi. Ben: "Hayır" deyince: "Sind gazvesine
katıldın mı?" dedi, ben: "Hayır" deyince: "Hind gazvesine
katıldın mı?" dedi. Ben: "Hayır" deyince: "Rum savaşma
katıldın mı?" dedi. Ben yine: "Hayır" deyince: "Deylem,
Sind, Hind ve Rum senden yakasım kurtardı. Ancak bu kardeşin senden yakasım
kurtaramadı" dedi.
Ravi Ömer der ki:
"Sonrasında ne o adam, ne de Süfyan böylesi bir şeyi bir daha
tekrarladı."
İsnadında bir sakınca
yoktur .
6352- Ebu Ya'la
es-Sekafi der ki: Salim b. Kuteybe'nin meclisinde bir adam anılınca mecliste
oturanlardan biri ona dil uzatmaya başladı. Bunun üzerine Salim bu kişiye:
"Be adam! Kendini özletmiştim. Ancak sevgimizle arana mesafe koydun ve
kusurunu bize gösterdin" dedi.
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
6353- A'meş der ki:
İbrahim( -i Nehai)'nin: "Kerili bir şey görüp de o konuda konuşmamam, o
duruma düşme korkumdandır" dediğini işittim.
Her iki rivayet
zincirinin de ibareleri aynıdır.
Tahric: Her iki tarikle
de isnadı hasendir. Veki', Zühd 588 (313), Hennad, Zühd 2/570 (1192) ve İbn
Ebi' d- Dünya, Samt (289).
6354- Yahya b. Cabir der
ki: "Bir kusurdan dolayı birini ayıplayan kişiye Allah mutlaka o ayıbın
aynısını verir.''
Tahric: Ahmed b.
el-Perec Ebu Utbe el-Hicazi'nin zayıf olmasından dolayı isnadı zayıftır.
6355- Vasile b.
el-Eska'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"(Müslüman) kardeşinin başına gelen bir musibetten dolayı sevinme. Sonra
Allah ona merhamet edip seni aynı şeyle imtihan eder" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/662 (2506).
6356- Muaz b. Cebel'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Müslüman)
kardeşini bir suçundan dolayı ayıplayan kimse. o suçu (günahı) işlemeden
ölmez" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı kavi
değildir. Hatib, Tarih (2/339, 340).
6357- Ahmed b. Ziyad
es-Simsar der ki: Bir adam kendisinden helaHik istemek için Esved b. Salim'e
geldi ve şöyle dedi: "Ben senin hakkında gıybet ettim. Rüyamda siyah
birinin bana gelip: ''Ey Allah'ın düşmanı! Allah dostlarından biri hakkında
gıybet mi ediyorsun? Eğer o kimse bir duvara binse ve ona: "Yürü!"
dese o duvar yürür'' dedi.''
Ravileri güvenilirdir.
6358- Cafer b. Süleyman
der ki: Malik b. Dinar'ın: "Kişiye kötülük olarak salih biri olmaması ve
salih kişilerin onuruna dil uzatması yeter" dediğini işitim.
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
6359- Hasan b. Salih der
ki: "Vera'nın (günah korkusunun) nerelerde bulunduğuna baktım da en az
vera'ya sahip olan şeyin dil olduğunu gördüm."
Tahric: Beyhaki'nin
hocasını tanımıyorum, diğer ravileri güvenilir kişilerdir. Ebu Nuaym, Hilye
(7/329).
6360- Muhammed b. Hammad
el-Ebiverdi der ki: Fudayl b. İyad'ın: "Kurraların (Kur'an hafızlarının)
meyveleri gıybettir" dediğini işittim.
Beyhaki'nin hocasını
tanımıyorum, diğer ravileri güvenilir kişilerdir.
6361- Bişr b. el-H aris
el-Hafi der ki: "Kurralar şu iki hasletten dolayı helak olmuştur. Bu iki
haslet; gıybet etme ve kendini beğenmedir."
Ravileri güvenilir
kişilerdir.
6362- Süfyan der ki:
"Bir kişiye ok atmam, benim için o kişinin onuruna
dil uzatmamdan daha
iyidir."
Ravileri güvenilir
kişilerdir.
6363- Yahya b. Muaz
er-Razi der ki: ''(Elinden ve dilinden) herkesin güven içinde olduğu kimseden
Rab da razı olur.''
6364- Sehl b. Abdillah
der ki: "Gıybet etmek istemeyen kimse nefsine açılan şüphelerin kapısını
kapatsın. şüpheden kurtulan kimse tecessüsten kurtuluL Tecessüsten kurtulan
kimse gıybetten kurtulur. Gıybetten kurtulan kimse yalandan kurtulur. Yalandan
kurtulan kimse iftira etmekten kurtulur."
Tahric: Sülemi,
Tabakatu's-Sufiyye (sh. 208) .
6365- Sehl b. Abdillah
der ki: "Doğru yere de olsa, yalan yere de olsa Allah adına yemin etmemek,
gıybet etmemek, yanlarında gıybet edilmemek, karınlarını tam olarak doyurmamak,
söz verdiklerinde sözlerinden dönmemek, konuştukları zaman istisna etmek
(inşallah demek) ve asla şaka yapmamak sıddiklerin ahlakındandır."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/201).
6366- Ebu Osman Said b.
Abdillah es-Semerkandi der ki: Ebu Hafs rüyada görülüp kendisine:
"Amellerinin içerisinde en üstün gördüğün amel hangisidir?" diye
sorulunca: "İnsanların kötülükleriyle meşgul olmayı terk etmek (olduğunu
gördüm)" karşılığını vermiştir.
6367- Abdullah b.
el-Mübarek der ki: "Bir kimse biri hakkında gıybet ettiği zaman bunu ona
haber vermesin. Buna karşılık Allah'tan bağışlanma dilesin."
Beyhaki der ki: Zayıf
bir isnadla merfu olarak: "Gıybet etmenin ketareti, gıybet ettiğin kimse
için bağışlanma dilemendir" şeklinde bir rivayette bulunduk.
Tahric: İsnadında
biyografisini bulamadığım bir ravi vardır, diğer ravileri güvenilir kişilerdir.
İbn Main, Tarih (2/328) .
6368- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Gıybet etmenin
kefareti, gıybet ettiğin kimse için bağışlanma dilemendir" buyurmuştur.
Bu zayıf bir isnaddır.
Mana olarak bir sonraki hadis daha doğrudur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu'ş-Şeyh, Tevbih (211) ve İbn Ebi Dünya, es-Samt (293).
6369- Huzeyfe der ki:
Aileme karşı sivri dilli biri idim. Ancak başkalarına karşı öyle değildim. Bunu
Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylediğimde: "Ey Huzeyfe!
Sen istiğfardan yana neredesin? Ben günde yüz defa Allah'a istiğfar
ederim" buyurdu.
Ebu İshak der ki: Bu
hadisi Ebu Burde ile Ebu Bekr b. Ebi Musa'ya zikrettiğimde: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ben günde yüz defa Allah'a istiğfar ve tövbe
ederim'' buyurdu" dediler.
Tahric: İsnadında meçhul
bir ravi vardır. Darimi, rekdik (sh. 698) .
6370- Ebu Burde b. Ebi
Musa, babası kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir
önceki hadisin aynısını zikretmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. Nesai, Amelü'l-Yevm ve'l-Leyle (440).
Beyhaki der ki: Buhari,
ravilerin, Ubeyd ve babasının künyesi hakkında ihtilafa düştüğünü zikredip
ekledi: "Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Her kim birine zulmetmişse ondan helallik istesin" buyurmuştur.
Bu daha doğru olandır.
Yine Beyhaki der ki:
Eğer Huzeyfe'nin hadisi sahih ise ihtimaldir ki kıyamet gününde istiğfarın
çokluğuyla Allah'ın kendisinden razı olması için, Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) istiğfar etmesini emretmiştir. En doğrusunu Allah bilir .
6371- Ezheri b. Avn der
ki: Muhammed b. Sirin'e: "Ey Ebu Bekr! Bir adam senin hakkında gıybet
etti. Ona hakkını helal ediyor musun?" denilince: "Yüce Allah'ın
haram kıldığı bir şeyi benim helal etme yetkim yoktur" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (2/263) ve Ebu'ş-Şeyh, Tevbih sh. 85 (182).
6372- Şube der ki:
"Birinden yana şikayette bulunma veya insanları ona karşı uyarına,
gıybetten değildir."
Tahric: Biyografisini
bulamadığım Beyhaki'nin hocası dışındaki ravileri güvenilir kişilerdir. Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (7/577).
6373- Muhammed b. Eslem
der ki: el-Mukri'nin: "Birinden yana şikayette bulunma veya insanları ona
karşı uyarma, gıybetten değildir" dediğini işittim.
Biyografisini bulamadığım
Beyhaki'nin hocası dışındaki ravileri güvenilir kişilerdir.
Beyhaki der ki: "Bu
doğrudur. Kişi başkası tarafından eziyet görmekte ve bunu şikayette bulunarak
gördüğü eziyeti anlatmaktadır. Bu haram değildir. Ancak sabretmesi daha
hayırlıdır. Kişinin, bir ravinin rivayetlerine karşı dikkatli olmak amacıyla o
ravinin durumu hakkında bildiği şeyleri anlatabilir. Aynı şekilde şahitlik
yapacak olan kişi hakkında da şahitliğinden sakındırmak için bildiği şeyleri
anlatabilir. Böylesi durumlarda da bunları anlatmak mubah olur. Doğrusunu da
Allah bilir."
6374- İbn Uyeyne der ki:
"Üç kişi hakkında konuşma gıybetten sayılmaz. Biri, zalim yöneticidir.
Diğeri, fasıklığını açıkça ortaya koyan fasık kişidir. Üçüncüsü de, insanları
kendi yoluna çağıran bidatçi kişidir."
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/577).
6375- Hasan(-ı Basri):
"Bidat sahipleri hakkında konuşmak gıybetten değildir" demiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. İbn Ebi Dünya, Samt (225) Bak: SuyUtl, Dürrü'l-Mensur
(7/577).
6376- Zeyd b. Eslem der
ki: "Gıybet, günahlarını açıkça yapmayan kişi hakkında yapılandır."
Tahric: Ravileri
güvenilir kişilerdir. Abdürrezzak, Musannef 11 / ı 78 (20260) ve İbn Ebi' d-
Dünya, Samt (222).
6377- Ahmed b. Yahya
Sa'leb der ki:
"Kişiyi yaptığından
dolayı ayıplama
Sen de onun yaptığını
yapıyorsan
Kişi kınadığı şeyi
yapıyorsa
Kendi kendini kandırıyor
demektir.''
İsnadı ceyyiddir .
6378- Ebu Musa İshak b. Musa
el-Hatmi der ki: Cafer b. Muhammed es-Sadık'ın şu beyti okuduğunu işittim:
"Kanayıp iyileşen yara kılıç yarasıdır Yıllarca dinmeyen yara ise dil
yarasıdır.''
Ravileri güvenilir
kişilerdir.
6379- Abde b. Süleyman
der ki: "İbnu'l-Mübarek'e, Fülan el-Kasir (Kısa boylu filan), Fülan
el-A'rec (Topal filan), Fülan el-Asfar (Sarı filan), Humeyd et-Tavıl (Uzun
Humeyd) gibi kişilerin bu şekilde anılması konusu sorulunca: "Eğer bunlar
kusur olarak değil de kişiyi vasfetmek için kullanılıyorsa bir sakıncası
olmaz" dedi.
İsnadı hasendir.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: